Bugün yeni bi yüz ile karşılaştım, pembe değil, sarıya yakın, rengi solmuş, gözlerinin yanlarında çizgiler olmuş, göz altları bilindik su torbaları gibi şişmiş.. yaşı ilerledikçe belirginleşmiş yaşadıkları. dili lal olmuş..
Baktım, hiç sesimi çıkarmadan, hiç seslenmeden, gözlerinin takıldığı yerden almak istemezcesine sessizce baktım.. öksürüyordu, eksikti belli..
Elleri üşümüş, bluzunun kolları sıvanmış, tüyleri diken diken olmuş ama umurunda değildi, soğuğu çok ta takmıyordu.. kim bilir duygularından ne kadarı soğuktan üşümüştü de kimse onu sarmamıştı.. içinden ne fark eder, soğuktan üşümek dediğini duyar gibiyim..
Çoraplarına baktım, kaç gündür giyiyor acaba diye düşündüm, parmaklarının yeri belirginleşmiş, eğilip te değiştirmek aklına bile gelmemiş..
Biliyorum, istiyor ki her şey yerli yerinde kalsın, hiçbir şeyin yeri değişmesin, hiçbir şey yakınından gitmesin.. değil çoraplarını değiştirmek, tırnaklarını bile kesmek aklına gelmemiş.. alışınca bırakamayanlardanım der gibiydi dokunduğumda çoraplarına.
O an dedim ki bir şey var, bir düşüncesi var ve tabi bir üzüntüsü, zaten hiç bitmezdi ki, ya işte canı sıkılır, ya evde canı sıkılır ya da.. hiç bitmezdi..
Sonra o yüze dokundum, ellerimle yıkadım, hafif ılık suyla, sonra şeftali allık sürdüm yanaklarına, sonra bir parlatıcı dudaklarına, tırnaklarını kestim canını yakmadan..
Üzülme, bakma donuk donuk, ağlama demedim.. diyemedim..
Göz kenarlarındaki yaşanmışlıklara dokundum, ve kulağına fısıldadım “önce sen kendine değer ver, önce sen kendinin farkına var, sonra bekle ki hayat seni tanısın, kıymetlimsin, unutma..”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
sen de dokun hayallerime..